Kuzey Kıbrıs’ın Canlı Başkenti Lefkoşa’yı Keşfedin

Sorunlu geçmişine rağmen, Lefkoşa ziyaretçilerine sunabileceği çok şey olan canlı ve kozmopolit bir şehirdir. Şehir, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok sayıda tarihi ve kültürel cazibe merkezine ev sahipliği yapmaktadır:

• Venedik Surları:Venedik Surları UNESCO Dünya Mirası Alanıdır ve Lefkoşa’daki en popüler turistik yerlerden biridir. Surlar, Venedikliler tarafından 16. yüzyılda şehri işgalcilerden korumak için inşa edilmiştir. Günümüzde surlar yürüyüş, koşu ve bisiklet için popüler bir noktadır.
• Venedik Sütunu:Lefkoşa’nın (Lefkoşa) eski kentinde, 7 metre yüksekliğinde bir sütunun bulunduğu bir meydanla karşılaşacaksınız. Bu sütun, Venedik yönetimi sırasında 1489’da Lefkoşa’ya taşınmış ve aslen Salamis antik kentinden getirilmiştir. Venedikliler onu taşıdığı için “Venedik Sütunu” olarak bilinmeye başlamıştır. Daha sonra, Osmanlı döneminde sütun bir kez daha, bu sefer Atatürk Meydanı’na taşınmıştır. Osmanlılardan önce, 1915’te İngilizler sütunda değişiklikler yapmış, bir zamanlar tepesinde duran taş aslanı kaldırmış ve yerine taş bir küre koymuşlardır. Venedikliler için bu sütun güç ve ihtişamı simgelemektedir ve Lefkoşa’nın önemli tarihi simgelerinden biri olmaya devam etmektedir. Uzun tarihi ve yüzyıllar boyunca geçirdiği çeşitli dönüşümlerle Venedik Sütunu, şehrin zengin kültürel mirasının bir sembolü olarak duruyor ve Lefkoşa’nın eski kentinde popüler bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor.

• Selimiye Camii:Selimiye Camii, başlangıçta 13. yüzyılda bir Katolik katedrali olarak inşa edildi. Ancak, 1571’de Osmanlı’nın Lefkoşa’yı fethinden sonra katedral camiye çevrildi. Selimiye Camii, Kıbrıs’ın en büyük camilerinden biridir ve Osmanlı mimarisinin çarpıcı bir örneğidir.
• Büyük Han: Lefkoşa’nın (Lefkoşa) tarihi eski kentinde, Kuzey Kıbrıs’ın en büyük ve en güzel kervansarayı olan “Büyük Han”ı bulacaksınız. Bu kervansaray, Osmanlıların bölgeyi Venediklilerden geri almasından sadece bir yıl sonra, 1572’de inşa edilmiştir. Kıbrıs’ın ilk Osmanlı valisi olan Muzaffer Paşa, Bursa’daki benzer bir binadan esinlenerek Büyük Han’ın inşasını emretti. Ancak bir arkeolog, binanın Muzaffer Paşa’nın halefi tarafından tamamlandığına inanıyor. Muzaffer Paşa, kervansarayın inşasını denetlemeleri için Konstantinopolis’ten mimarlar talep etti. Başlangıçta yapı “Yeni Han” (Yeni Han) olarak adlandırıldı ve daha sonra “Alanya Hanı” olarak tanındı. 17. yüzyılda “Büyük Han” olarak yeniden adlandırıldı. İngilizler 1878’de Kıbrıs’ın kontrolünü ele geçirdiğinde, kervansarayı 11 yıl boyunca hapishane olarak kullanılan bir yere dönüştürdüler.

• Kıbrıs Müzesi:Kıbrıs Müzesi, Kıbrıs’ın en büyük ve en önemli müzesidir. Müze, 10.000 yılı aşkın Kıbrıs tarihini kapsayan eserlerden oluşan bir koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır.
• Arab Ahmet Camii: Kuzey Kıbrıs’ın Lefkoşa şehrinin kalbinde yer alan Arab Ahmet Camii, şehrin en önemli tarihi simgelerinden biridir. Cami, 16. yüzyılda tanınmış bir Osmanlı komutanının adını almıştır ve klasik Osmanlı mimarisiyle ünlüdür. Arab Ahmet Camii, adadaki tek Türk camisi olması bakımından benzersizdir ve onu diğer dini yapılardan ayıran sade ama zarif bir tasarıma sahiptir. Cami inşa edilmeden önce, site caminin inşası sırasında yıkılan eski bir kiliseye ev sahipliği yapıyordu. Arab Ahmet Camii’nin en belirgin özelliklerinden biri, 14. yüzyıla kadar uzanan tarihi mezar taşlarının varlığıdır. Bu mezar taşları büyüleyici tasarımlara sahiptir ve bazıları bir zamanlar Kıbrıs’ta ikamet eden Venedikli ailelere aittir. Ayrıca, önemli bir Osmanlı komutanının mezar taşı da burada bulunmaktadır ve bu da caminin tarihi ve kültürel önemini artırmaktadır.